İbrahim İNAÇ(Gazi)
Yazar Administrator   
Pazartesi, 12 Kasım 2007
4167 kişi okudu

ibrahim_inanc.jpg

İbrahim İNAÇ(GAZİ)

 

Powerpoint sunusunu indirmek için tıklayınız.

Siteye girenlerden besteciler de bulunur diye şarkı formunda da bir şiir bulunsun istedim:


Ne Yaptın


Ne yaptın! Kendini ateşe attın.
Gül bahçelerinde sevi toplarken,
Bir yalan uğruna nasıl da saptın!
Nettin de kendini küllere kattın!

Yalanmış ateşte yanmak birlikte.
Sevda şarabıyla kanmak dirlikte.
Yücelik ufkuna çıkmak erlikte.
Nettin de kendini küllere kattın!

İki birden bir yaratmak murattı.
Hak, adalet ve merhamet sırattı.
Tüm kötülük ve zulümler uzaktı.
Nettin de kendini küllere kattın.

09.07.2009 İbrahim İNAÇ(Gazi)
 

İki Gözüm
Öyle bir tasvir ile süslemiş ki Dünyayı Yaratan;
Kimi inkâr, kimi tasdik ile insan görülür aradan.
Şöyle bir dem Hak ile kaldırabilse kalbini bir an,
Göğsü taa Arşa erecek âdemoğlunun buradan.

Enbiyalar, evliyalar gelmişler bize birer, birer;
Kimi güller dermiş gönüllerde, kimi dökmüş inciler.
Uyan be iki gözüm, yan; sana neler söylemediler.
Şu kin, riya ve dünyayı sen de kaldırsana aradan.

Şüphe yok, yanındadırlar hepsi, yüz tutmuşsan sevgiye.
Hele birde her hâlini bilip açabilsen yergiye.
Hak âlemlerde haykırıyor bak, haksız sensin sen diye.
Kendini bilsen yalnız komaz elbet seni Yaratan.
  
                             ( 23. Haziran. 1984 ) İ. İNAÇ(Gazi)

Deccal

Hak erenler gizli kalmış etrafında fırdolay

Çepeçevre deccal sarmış bütün dünya hânını.

Hak yolunda yürümek zor, sahtekârlık çok kolay.

Yalnız deccal sahip olmuş, satar dünya malını.

 

Yalan dünya kahpesin sen, demek belki çok kolay.

Bütün varın vermiş oysa dünya, hem cânını.

İlim, amel, gayret senden. Olmuş sana bir kobay.

Meğer deccal sahip olmuş, satar dünya malını.

 

Suya gitme, ateşe git! Kurtar kendi kârını.

Unutma iki cihan serverinin ihtarını.

Okul olmuş dünya sana, öğren dünü, yarını.

Ne ki deccal sahip olmuş, satar dünya malını.

                              (22.07.1983) İbrahim İNAÇ 

 

Ah Türban
Türban takanların başları daha da çiçeklenecek;
Yakında her kadının başına türban, türban düşecek.
Devlet olmuş olanların başka işi yok mu yapacak?
Yoksa bakmıyorlar mı, ne çareler gerekir acaba?
Biraz daha katık koymak için vatandaşın aşına.
Herkese iş, herkese aş, kimse istemez ki nafaka.
Peşinden kara çarşaflılar, kirlikliler mi çıkacak?
Daha şimdiden döküldüler meydanlara, sokaklara.
Anayasa, babayasa, kuzgun başa derken hemencek.
Cumhuriyet, laiklik, bağımsızlık, hürriyet denen şey;
Dönüşecek delik-deşik, yusyuvarlak, kara taşlara.
Kara, karadan da kara, zifiri kara çarşafla;
Bırakın gezmeyi-tozmayı, gözleri ve ufukları,
Gönülleri, benleri saracak sıkıntı ve karanlık.
Hasret kalacak bütün çocuklar ışıklı ufuklara.
Yetmeyecek, yetinmeyecek karartılar ve karanlık,
Peşinden peçe gelecek ve tek gözlü kapkara deccal;
Devleti perişan edip kendi bitmez iştahlarıyla.
Kara, kapkara karanlık hâkim olacak sokaklara.
Ah türban, ah türban, inancı yalnız kendine var kılan;
Ah türban, ah ah türban, Adem'i adem yapıp kandırıp
Türbanı da Havva'nın başına yılan olmuş taç kılan.
                              ( 9 Şubat 2008) İbrahim İNAÇ(GAZİ) 

Öğüt 


Yavrucuğum bak, dinle! Ataların seninle,
Bir şarkı söylüyorlar,  Aden bahçelerinde:
Bu evren Hakan’ının, en güzel sözüsün sen,
Nadide ziynetlerle, bezenmiştir elbisen.
Özünü Altaylarla, Tiyenşan arasında;
Sözünü sayhalarla, Kur’an sayfalarında;
Süsünü Toroslarla, Malazgirt yaylası ve
Sakarya ovasında, bezediler vezinle.
Adeni Ana yapıp, dolu dolu sundular;

ANADOLU toprağın, sana miras kıldılar.
Bu toprakla verilmiş, bu ateş ve de bu kan;
Bu toprakla katılan, yalnız olmuş sana can.
Bu toprakla süzülmüş, kanın yedi bin sene;
Bu topraktan yürümüş, ünün yedi düvele.
Bırak alem ne derse, desin sakın aldırma;
Aydınlık tut gönlünü, karanlığa daldırma.
Sende ata kültürü, beden ve ruh olmuş hep
Sende güzel ve iyi, sende zemin bulmuş hep
Sende bütün bilgiler, Hak ile yeksan olup
Karanlığı yırtarak, aleme nur olmuş hep.
Uyan artık yetişir, bu uyku çoktur sana.
Hak daima şe’ndedir, ilmi gerek insana.
Dua etmek yetişmez, cehli gidermek için;
İlimle amelini, bir potaya koysana!
Eksik kalan bilgiyi, kaynaktan dermelisin;
Amelin en güzeli ile gidermelisin.
Topraktan aldığını, bilgi ve becerinle,
Nice bir işleyerek, toprağa vermelisin.

 

                 28 Aralık 1986   İbrahim İNAÇ(Gazi)

 

 

Desene 

Sen çaresizlik çukurunda böcek avlarken

El âlem gökten güneş avlıyor hücresine.

Çoğu zaman birlemek yetmez ahh, yönelirken

Kulak vermek gerekir Muhammed’in sesine.

“ Kur’an ancak insanın avlanan gardaşıdır.

Bir toplum inansa da imanı kendisine,

Yunus kavmi müstesna, yarar sağlamamıştır.

O toplum ki danışmış hep Yunus Emre’sine. 

Mustafa medresesinde Kemâl’e ererken

Kara bir kâbus çöktü, Osmanlı ülkesine.

Buğ’unun yüzü arap ve küffara dönerken

Hak’ın nefesi kulak verdi Türk’ün sesine. 

Kapalı kapılar açıldı Hak’tan Türklere;

Enel Hak dedi toprak, Enel Hak dedi Türkler.

Ankara’da ulaştı Anadolu dülgere;

Güneş saçmış yüzünü, Ata orada kükrer. 

Sen de benliğinin eteğine yapış hele;

Benliksiz kimseye ne mülk, ne de din verdiler.

“ Ne mutlu Türk’üm “ desene sen, haydi desene!

İkiyüzlü iblisler ülkene yöneldiler.                          

 İ.İnaç(Gazi) 20.07.2007

 

 

DUA

 

Yeni  bir nesil  gelecek Anadolu ülkesine;
Yunus, Hızır ve İlyasların genleriyle donanmış.
Yeni bir nesil gelecek Aden’in bahçesine;
Enerji, adalet, sevgi  ve merhametle yıkanmış.
Tüm güzellikler aşkla fışkıracak vücutlarından,
Tüm dehşetleri yakacak öfkeleri acımadan;
Tüm zalimler, ikiyüzlüler  titreyecek korkudan,
Asalak ciğerleri sökülüp kurtulacak Vatan.
Taş çiçekleri  olacak ellerinde ve bellerinde.
Vuracak namerdin göğsüne üç noktadan üç kere.
Hidrojen üretecek makineler ve bahçelere,
Karbonu bırakacak yalnız ağaç ve çiçeklere.
Kömür gübre olacak petrol ise asfalt  ve  plastik.
Tükenecek  birer  birer, dünyadaki her bir pislik.
Işınla ayrıştırılacak mikroplar birer birer;
Dönüşmüş olacaklar hep fayda veren bakteriler.
Kıyametler kopacak, Anadolu’dan selamete.
Köprüler kurulacak otoban misali, Aden’e.
Ataları gibi ışıl ışıl gözler, kükremekte,
Türkler taa! arşa uzanarak  şükranlı ellerine;   
Sevgi, Hak, Adalet ve Güzellik yüklenmiş  olarak,
Koşacaklar şimşekler gibi Aden  cennetlerine.
Hak razı onlardan, Kâinat  dahi razı olarak,
Dalga dalga yükselecekler hep ebed ülkesine.
               
                        04.08.2007  İbrahim İNAÇ(Gazi)
            TREN
Zevk edip gidiyorken, saat geldi Onbir’e;
Elveda diyorken ben, o gün trende yâre,
Vefasına doymadan ayırdı bizi tren.
Canan el sallıyordu bana hep pencereden.
En nihayet tren de uzaklarda kayboldu,
Me’yûs kaldım orada, gözlerim yaşla doldu.
O günden sonra günler bana karanlık oldu,
Lânet desem yeridir, ayrılık aylar buldu.
Unutulmak korkusu kaplıyordu içimi;
Rüzgâr boş geçiyordu, düşünmekle yârimi.
Mesut eder mi dersin, O vefasız yâr beni.
Unutur mu yoksa ki hiç düşünmeden beni.
Sanki bir his yükseldi, karanlığın ardından;
Umudun ateşiyle, ufukları kuşatan,
Nedamet duygusunu tutarak boşa atan.
                                             (1958)   İ. İNAÇ
(Not:  Son üç satırı orijinalinden farklıdır. Yazılısı kaybolduğundan, herne kadar aynı şahsa ait olsada.)
Yazılar sahibine aittir.(gencbozuyuk.com uyarısı)

Perşembe, 06 Mart 2014 de son kez okundu
Son Güncelleme ( Perşembe, 16 Temmuz 2009 )